10 Haziran 2010 Perşembe

TARİHÇESİ


Tarihçesi M.Ö. 5000 yılına kadar dayanır. Anavatanı Anadolu'yu da içine alan Küçük Asya denilen, Kafkasya'yı da kapsayan bölgedir. Diğer meyvelerle kıyaslandığında en fazla çeşide sahip olan türlerden biridir. 10.000'nin üzerinde üzüm çeşidi bulunduğu tahmin edilmektedir. Anavatanı Anadolu olan çeşitler 1200'ün üzerindedir Bağcılık için yerkürenin en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemiz, asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra son derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahiptir. Anadolu 'da bağcılık kültürünün tarihi oldukça eskidir. Yapılan arkeolojik kazılardan Anadolu 'da bağcılık kültürünün M.Ö. 3500 yılına kadar dayandığı saptanmıştır.

Ülkemizin değişik yörelerinden arkeolojik kazılardan çıkarılan tarihi eserlerde üzümle ilgili şekil ve kabartmaların yer alması, o yörede bağcılık kültürünün yaygın olduğunu işaret eden en önemli göstergelerdir. Gerçekten ülkemizde her bölgede yapılan kazılarda bağcılıkla ilgili tarih öncesi devirlere ait önemli eserler bulunmuştur. Arkeolojik buluntulardan Anadolu 'da Hititler zamanında asma ve şarabın büyük önem taşıdığı, M.Ö. 1800-1550 yıllarında bağcılığın çok gelişmiş olduğu dini merasimlerde ve sosyal yaşantıda üzüm ve şarabın tanrılara adak olarak sunulduğu kaydedilmektedir. Hititler bağ ve bahçe gibi varlıklarını korumak için bugünkü anlayışa uygun tarım yasalarını da uygulamışlardır. Yozgat Alişar 'da elde edilen kazılardan M.Ö. 1800-1600 yıllarına ait üzüm salkımı şeklinde şarap ve içki kabı bulunmuştur.

Bütün bunlara ek olarak Çorum Alacahöyük 'de kral mezarlarından M.Ö. 2300 yıllarına ait altın şarap bardağı ile şarap testisinin bulunması. Ege ve Marmara bölgesinde bağcılığın geliştiği yörelerde (Lapseki, Çanakkale, Bergama, Aliağa ve Dikili, Bozcaada, Çeşme, Karaburun ve Seferihisar 'da ) basılan paralar üzerinde üzüme, şarap kabına ve Amfora yer verilmiş olması bağcılığa verilen önemi göstermektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde şarap için dinen yasak konduğundan elde edilen üzüm kuru ve yaş olarak tüketilirdi. Bir kısmı da pekmez, bulama, pestil, lokum ve köfter (üzüm şırasıyla nişasta kaynatılıp dökülerek kesildikten sonra kurutulan bir çeşit pestil) şeklinde değerlendirilirdi. Ancak şarap yasak olmakla birlikte bağcılık gerilemiş değildi. Şarap dinen yasak olmakla birlikte azınlıkların yaptığı şarap gizli olarak satılırdı.

Tarihte bağcılığın geliştiği Akdeniz ve Ege Denizi ülkelerinde şarapçılığında buna paralel olarak geliştiğini görüyoruz. Üzümün yetiştirilmesi ve besin olarak kullanılması çok eskilere dayanmakta, Nuh 'un Hazar Denizi kıyılarında asma yetiştirdiği İncil 'de yer almaktadır. İsrail halkının kuru üzüme güçlendirici besin olarak değer verdiği, festivallerde sunulduğu hatta vergilerini krala kuru üzüm olarak ödedikleri yine İncil'de geçmektedir. Londra 'da British Müzesinde bulunan ve tahminen M.Ö. 705-681 yıllarına ait bir taş kabartmada; Asur 'luların bağcılıkta çok ileri gittikleri ve asmalarını çardak şeklinde yetiştirdikleri görülmektedir. II. Babil Krallığı Hükümdarı Buhtunnasır (Nedukatnezar) tarafından karısını memnun etmek amacı ile Fırat nehri kenarına kurulan "Babilin Asma Bahçeleri" dünyanın yedi harikasından biridir. Bugün en küçük bir izine bile rastlanmayan bu bahçelerden her biri 2,5 metre yüksekliğinde ve yedi kat olarak yaptırılmıştır .

Görüldüğü gibi üzümün ve şarabın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Anadolu, bağcılığın hem öz vatanı hem de prehistorik devirlerinden beri ilerleyip yayılmış olduğu bir yerdir. İzmir 'de arkeolojik bulgularla ortaya çıkarılan eserler, Ege Bölgesinde bağcılığın Milattan 600-700 yıl önce yapıldığını kanıtlamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder